14 Haziran 2008 Cumartesi

Şişenin Dibine Vurmak Lazım



24 sayıdan kaybedilen maçın ardından...

İsveç 1 - İspanya 2

Ruslar kızar ama grubun liderini belirleyecek maçtı bana göre. İspanya golü atana kadar sahanın tek hakimiydi; ancak o ilginç korner organizasyonundan gelen golden sonra etkili olamadılar. İsveç sağlı sollu ataklarlar kalelerini yoklarken onlar seyrettiler. Puyol da sakatlanıp oyuncan çıkınca savunma zayıfladı. Hal böyle olunca Ibrahimovic affetmedi. Favori oyuncularımın müthiş performansı devam ediyor. Ibrakadabra'nın insan olmadığını da anlamış olduk o pozisyonda. Şut çekerken yerdeki ayağına Ramos tekmeyi yapıştırdı fakat hissetmedi bile. Hissetmişsede 1 cm bile oynamadı yerinden. O nasıl güçtür. Maçı atv'den izledim. İzlemez olaydım. Kim olduğunu bilmediğim spiker bozuntusu ilk yarı boyunca Kenneth Anderson'u andı. Önce Ibra'yı ona benzetti, daha sonra bazı pozisyonlarda karıştırıp İsveçlilere Kenneth Anderson diye seslendi. Karıştırdım türü bir açıklama yaptıktan sonra İsveç'in 90 lardaki kadrosundan ve yine yeni yeniden Anderson'dan bahsetti. Böyle saçmalık olmaz. Lig tv'yi açtım orda karşıma Öztürk Pekin çıktı. Allah kahretsin. 2. yarı başında Ibra oyundan çıktı. İsveç orada bitti. Bu arada atv li spikerin onun yerine oyuna giren Rosenberg'e "21 maçta 6 golü var, çok büyük bir golcü" dediğini de belirtelim. Vay anasını. Ibra çıktı İsveç bitti dedik ama İspanya'da çok etkili değildi. Bir kaç pozisyon buldular ama değerlendiremediler. Tam maç bitti demişken gol kralı olmaya kararlı olan Villa son dakika golüyle takımına çeyrek final vizesini getirdi. İsveç adına üzüldüm zira bu grubun ikincisi Hollanda ile oynayacak. İspanya 1, İsveç 2 olur bu grupta. Villa atar, Silva da böyle oynarsa Valencia başkanı coşmaz mı?

Stat: Tivoli Neu
Hakemler: Pieter Vink, Adriaan Inia, Hans ten Hoove (Hollanda)
İsveç: Isaksson, Stoor, Mellberg, Hansson, Nilsson, Svensson, Andersson, Ljungberg, Elmander (Dk. 79 Sebastien Larsson), Ibrahimovic (Dk. 46 Rosenberg), Henrik Larsson (Dk. 87 Kallstrom)
İspanya: Casillas, Ramos, Puyol (Dk. 24 Albiol), Marchena, Capdevila, Senna, Iniesta (Dk. 58 Cazorla), Xavi (Dk. 58 Fabregas), Silva, Villa, Torres

Goller: Dk. 15 Torres, Dk. 90 Villa (İspanya), Dk. 34 Ibrahimovic (İsveç)
Sarı kartlar: Dk. 53 Marchena (İspanya), Dk. 54 Svensson (İsveç)

Deco Chelsea'de

2004 Avrupa Şampiyonasının benim için en keyifli yanıydı onu izlemek. Barcelona' da da yıllarca başarılı bir performans göstermişti ama bu sezon gözden düştü. Herkes İnter'e gitmesini beklerken o Chelsea'deki Portekiz cemiyetine katılmayı tercih etti. Tabii Scolari'nin bu transferde etkisi çok büyük. Ücret belli değil ama Abramovich yine elini cebine atmıştır. Esas merak ettiğim konu Lampard'ın bu transferden sonra ayrılıp ayrılmayacağı. Milano uçağında yer var mı acaba?

Hollanda 4 - 1 Fransa

Maç öncesi Hollanda alsın ama Henry arada bir tane yazsın temennim vardı, Allah'ın sevdiği bir kuluymuşum. Ölüm gurubun portakal renkli canavarı oldu Hollanda. Dünya kupası finalisti 2 takımı böyle pas pasa çevirmek kolay iş değil. Aslında Fransa'nın oynadığı oyunla 4-1 yenilmeyi haketmediği açık. İtalya'dan daha iyi bir performans gösterdiler ancak bu sene müthiş oynayan van der Sar kapıyı sadece bir kere açtı. Kritik kurtarışları vardı. Fransa kadrosuna sızmayı başarmış casus kılığındaki Thuram'ın yaptıklarına akıl sır erdirmek de güçtü. Hollanda maça daha etkili başladı. Malouda bir kornerde uyuyunca aslanım Kuyt yapıştırıverdi kafayı. O dakikadan sonra Fransa gol için yüklendi ancak soyunma odasına geride gittiler. 2. yarıya Hollanda kontralara başladı. Zaten bu takımda müthiş süratli oyuncular var. Bir an topu kaptırdınmı uçar gibi fırlıyıp yapıştırıyorlar. İşte böyle bir pozisyonda van Persie farkı 2 ye çıkardı. Fransa kaçırmaya devam etti. Derken Henry bir anda araya sarktı ve golü attı. Maçı bir arkadaşın doğumgünü vesilesiyle Köroğlu'ndaki pool pub 'da izliyorduk(Ankara). Hollanda gollerinde coşan ben Henry'nin bu golünde "aslanım bee" diye haykırınca garip bakışları üstüme çektim. Napalım golü atan Henry olunca ister istemez seviniyorum. Her neyse. Fransa'nın golünden sonra stattaki anons yeni bitmiştiki Robben "tamam sakin olun" dedi ve nefis bir gol attı. O anda ben yine "heyyt be" diye haykırınca oradaki pek çok kişinin bana gerizekalı damgası yedirdiğini tahmin ediyorum. Olsun. O saatten sonra maç zaten bitse de gitsek havasında oynandı. Artık herkes son düdüğü beklerken Sneijder Arda ile aynı dakikada onunkine benzeyen bir gol (çok daha güzeli aslında) yolladı. Hollanda şu anda turnuvanın en büyük favorisi. Yine de tarihte bu tür performanslar gösteren favorilerin patladığı çok olmuştur. Dilerim Hollanda'ya böyle olmaz. 2. maç sonunda grup birinciliğini garantilemiş durumdalar. Son dünya şampiyonuna 3, finalistine 4 tane yolladılar. Hollanda gruptan çıkamaz diyenlerin aklına tüküreyim. Sakatlanmasaydı da Babel'i de izleyebilseydik keşke. O olmadan bile Nistelrooy, Sneijder, Kuyt, Robben, Van Persie, van der Vaart ve Huntelaar gibi öldürücü bir hücum hattına sahipler. Turnuvanın teknik kapasitesi en yüksek savunması da onlarda sanırım. Önleri çok açık.

Peki Hollanda son maçta ne yapacak? Ben van Basten'in yerinde olsam satışın kralını yapardım. Bu dünyada Romanya mı İtalya veya Fransa'mı diye 1 milyar kişiye sorsan hepsi de Romanya der. Yedek kadroyu sahaya sürüp maçı Romanya'ya armağan etmek en akıl karı iş gibi duruyor. Donadoni' nin laflarına kanmamak lazım. O güne kadar 3 ülke de çok dua edecek. Kimi maçı satmasınlar, kimi lütfen satsınlar diye yalvaracak. İlginç oyun bu futbol.Her şey Hollanda'ya bağlı.Eğer Salı akşamı İtalya ve Fransa evlerine dönerse tarihe geçecek bir kupa olur bu.

Stat: Stade de SuisseHakemler: Herbert Fandel, Carsten Kadach, Volker Wezel (Almanya)
Hollanda: Van de Sar, Ooijer, Mathijsen, Boulahroust, Van Bronckhorst, Van der Vaart (Dk.78 Bouma), Engelaar (Dk.46 Robben), Sneijder, De Jong, Kuyt (Dk.55 Van Persie), Van Nistelroy
Fransa: Coupet, Sagnol, Gallas, Thuram, Evra, Ribery, Makelele, Toulalan, Malouda (Dk.60 Gomis), Henry, Govou (Dk.75 Anelka)
Goller: Dk.9 Kuyt, Dk.59 Van Persie, Dk.72 Robben, Dk.90 Sneijder (Hollanda), Dk.71 Henry (Fransa)
Sarı Kartlar: Dk.32 Makelele, Dk.82 Toulalan (Fransa), Dk.51 Ooijer (Hollanda)

İtalya 1 - Romanya 1

Bu defa mutlak kazanmak zorundaydı İtalyanlar ama bir baktılar mağlubiyete giderken Buffon onları ipten alıyor. Yenilenmiş savunmaları bile gol yemelerini engelleyemedi. Nerede 2 sene önceki Lippi'nin İtalya'sı nerede şimdiki. Eğer maç kaybedilseydi İtalyan medyası bugün Donadoni'ye girişirdi muhtemelen. Hollanda maçından daha derli toplu gözüktüler hatta etkili pozisyonlarda buldular ama şanssızlık mı desek beceriksizlik mi desek galip gelemediler. Romanya pek puan alacak gibi durmuyordu sonradan açıldılar. Bu grup ta ilginç hale geldi. Burada da 4 takımın çıkma ihtimali var. Rumenler Hollanda bize yatar mı diye düşünürken İtalyanlar dua edecek portakallara. Keza Fransızlar da. Hollanda açısından bakıldığında Romanya'ya maçı vermek çok akıllıca duruyor. Yarı finalde bir İtalya veya Fransa'ya tercih ederler onları. Donadoni "yok van Basten yapmaz öyle şey" türü açıklamalar yapsa da ilginç şeyler dönebilir. Bekleyip görmek lazım. Zira ölüm grubunda 3 takımlı kaos durumu var. Fransa - İtalya 2 sene önceki finalin çakmasını oynayacaklar Salı günü.

Stat: Letzigrund
Hakemler: Tom Henngin Ovrebo, Geir Age Holen, Jan Petter Randen (Norveç)
İtalya: Buffon, Panucci, Grosso, Chiellini, Zambrotta, Perrotta (Dk.57 Cassano), De Rossi, Pirlo, Camoranesi (Dk.85 Ambrosini), Del Pierro (Dk.77 Quagliarella), Toni
Romanya: Lobont, Contra, Rat, Tamas, Chivu, Radoi (Dk.25 Dica), Petre (Dk.60 Nikolita), Codrea, Mutu (Dk.88 Cocis), Goian, D.Niculae
Goller: Dk.55 Mutu (Romanya), Dk.56 Panucci (İtalya)
Sarı Kartlar: Dk.43 Mutu, Dk.58 Chivu, Dk.73 Goian (Romanya), Dk.61 Pirlo, Dk.90 De Rossi (italya)

The Last Shot

Bugün itibariyle tam 10 yıl oluyor. Neler değişmedi ki şu 10 yılda?

Avustuya 1 - 1 Polonya

Maçı izleyemediğim için maç hakkında bir yorum yapamıyorum ama Avusturya'nın şu ana kadar beklenenden çok daha iyi performans gösterdikleri gerçek. Büyük ihtimalle Yazık olacak onlara. Bu grup kızıştı. 4 takımın da çeyrek finale çıkma şansı sürüyor.

Stat: Ernst HappelHakemler: Howard Webb, Darren Cann, Michael Mullarkey (İngiltere)
Avusturya: Macho, Stranzl, Pogatetz, Aufhauser (Dk.74 J.Saumel), Leitgeb, Linz (Dk.64 Kienast), Ivanschitz (Dk.64 Vastic), Ümit Korkmaz, Garisc, Prodl, Harnik
Polonya: Boruc, Jop (Dk.46 Golanski), Dudka, Bak, Smolarek, Krzynowek, Sagonowski (Dk.83 Lobodzinski), Wasilewski, Zewlakow, Lewandowski, Guerreiro (Dk.85 Murawski)
Goller: Dk.30 Guerreiro (Polonya), Dk. 90 Vastic (p) (Avusturya)
Sarı Kartlar: Dk.56 Ümit Korkmaz, Dk.72 Prodl (Avusturya), Dk.58 Wasilewski, Dk.61 Krzynowek (Polonya)

Hırvatistan 2 - Almanya 1

Turnuva öncesi sürpriz adaylarımdan Hırvatistan ilk maçta beni hayal kırıklığına uğratsa da ikinci maçta gücünü gösterdi. Almanya ilk yarının son dakikaları dışında adam gibi bir baskı bile kuramadı. Özellikle Gomez bu takıma yarardan çok zarar veriyor. Eski forvet sistemlerine dönmek Almanya için daha hayırlı olacaktır. Hırvatistan'ın bu saatten sonra 1.liği bırakması zor gözüküyor dolayısıyla Almanlar ikinci maçta bir kazaya kurban gitmemeye çalışacaklar. Ne olursa olsun Almanya' dan hala çok şey bekliyorum ben. Avusturya ne kadar iyi bir görüntü çizsede son maçta bastırıp istediklerini alacaklardır tahminimce. Podolski turnuvaya çok iyi başladı. Polonya' ya gelişine yazdığını tekrarladı. Bu sefer de geride oldukları için sevinemedi. Schweinsteiger dellenip turnuvanın ilk kırmızısını yedi. Aslında Hırvatların kazanması bizim için iyi oldu. Akıllı mantıklı hiçbir insan Almanları Hırvatlara tercih etmemeli zaten.

Stat: KlagenfurtHakemler: Frank De Bleeckere, Peter Hermans, Alex Verstraeten (Belçika)
Hırvatistan: Pletikosa, Simunic, R.Kovac, Corluka, Pranjic, Srna (Dk.80 Leko), N.Kovac, Rakitic, Modric, Kranjcar (Dk.82 Knezevic), Olic (Dk.72 Petric)
Almanya: Lehmann, Jansen (Dk.46 Odonkor), Metzelder, Mertesacker, Lahm, Fritz, Frings, Ballack, Podolski, Gomes (Dk.66 Schweinsteiger), Klose
Goller: Dk.24 Srna, Dk.62 Olic (Hırvatistan), Dk.79 Podolski (Almanya)
Sarı Kartlar: Dk.27 Srna, Dk.45 Simunic, Dk.90 Modric, Dk.90 Leko (Hırvatistan), Dk.75 Ballack, Dk.90 Lehmann (Almanya)Kırmızı Kart: Dk.90 Schweinsteiger (Almanya)

Boston Celtics 97 - Los Angeles Lakers 91

Bir maç bir takımın avcunun elinden nasıl kayıp gider? Hem de bu kadar önemli bir maç? Bu saatten sonra Lakers'ın geri dönmesine ihtimal vermiyorum. Oysa ne güzel başlamıştı her şey. İlk yarıda adeta şov yaparken, farkı bir ara 20 sayının üstüne çıkarmışken, Kaan Kural katliam lafları ederken keyfimiz yerindeydi. Ondan sonra ne olduysa 3. çeyrekte oldu. Boston Celtics 2. yarısına 18 sayı geride başladığı maçı kazanmayı bir şekilde becerdi. Hem de arkasında seyirci desteği olmadan. Notebook' da Lamar Odom'un enteresan adam olduğunu söylemiştim. Lamar "1 maç var 1 maç yok" Odom bu maçta ilk yarı mükemmel oynarken ikinci yarı ortada gözükmedi. Gerçi Celtics 4 kısalı 5'le sahadayken Jackson takımı Lamar Odom üzerinden oynatsa etkili olabilirdi. Kobe de 17 sayıda kalınca Lakers Boston' ın geri dönüşünü engelleyemedi. Gecenin kahramanı en çok sayı ata Paul Pierce değil, 48 dakika oynayan Ray Allen ve müthiş işler yapan James Posey'di. Bir Lakers taraftarına nasıl sinir krizi geçirilir belgeseli tadındaki bu maç artık şampiyonu belli etti diyebiliriz. Bu seri 4-2 biter diyorum.

Zico...

Fenerbahçe'nin ne kadar kabuk değiştirdiğinden, eski zihniyetin yerini istikrarın aldığından bahsedenleri yine ters köşeye yatırdı yönetim. Aziz Yıldırım şampiyon yapamayan hocanın takımda işi yok diyor bas bas. Geçen sene sonunda gönderilse "oh be" diyeceğim Zico'nun bu sezon sonrası gidişine"Allah kahretsin" dedim. Aradaki farkı yaratan tabii ki Şampiyonlar Ligi. Ligde Fenerbahçe'nin başarısız olduğu tartışılmaz bile. Ama işte yıllar sonra gelen o Avrupa başarısı yok mu? İstikrar içn Zico'yla kesinlikle devam edilmeliydi. Seneye bu sene ligte yaptığı Benitez tarzı rotasyon saçmalıklarını yapmayacağı kesindi. Yazık oldu. Peki şimdi yerine kim gelecek? Ortada henüz kesin bir isim yok. Kısa sürede çözülmesi lazım bu problemin.

Luxemburgo demeyin, bayılırım.
Şu anda uyumam gerekiyor;ancak hiç uykum yok. Yarın sabah 6 buçuk saat sürecek bir sınava gireceğim. Bütün düzenimi bozdu bu lanet sınav. Portakallar önüne geleni tokatlarken, Almanya forvet problemine bir çağre ararken, İtalya ve Fransa'yı "lan eve mi dönüyoruz acaba" korkusu sarmışken, Lakers Boston'a ilk yarısında tecavüz ettiği maçı salakça verirken ben bu enteresan sınavla uğraşıyorum. Bunları bir ara yazmak gerek.

12 Haziran 2008 Perşembe

İsviçre 1 - Türkiye 2

Bir anda bastıran beklenmedik yağmur bütün planımızı alt üst etmişti. Yağmur Tümer, Arda, Gökdeniz ve Nihat'ı adeta oyundan düşürdü. Fatih Terim Semih'i oyuna ilk yarıda soksaydı maçı daha erken çevirebilirdik.Nitekim ilk yarıda sadece Arda'nın kafasından seken topta tehlike yarattık. O da direkte patladı zaten. Rakipte ise en iyi oynayan Türklerdi. Hakan takımını öne geçirdikten sonra çok net bir pozisyon yakaladı. Onu da atsaydı zaten maç biterdi. Hakan'ın attığı golden sonra sevinmeyerek Podolski tadı yakaladığını da söyleyelim.Bu arada zeminin o dakikalarda oynanmaz hale geldiğini belirtmek lazım.Neyse ki 2. yarıda hem yağmur durdu,hem de Fatih Terim mantıklı hamleler yaptı. 2. yarıda daha etkili olan taraf bizdik. Özellikle Semih çok faydalı oldu. Nihat'ın ortasında vuruken Semih gol olurken Şentürk'tü. Ondan sonra Tuncay ve Hamit'in bütün Türk halkını kanser etme çalışmalarını izledik. İsviçre'nin kontra atakları Volkan'da son buldu.Helal olsun Volkan.Son dakikalarda maç boyunca İsviçre adına çalışan Tuncay'ın attığı müthiş pasta Arda içeriye daldı,biraz da şansının yardımıyla golü yazdı. Bu galibiyeti fazla hakettiğimiz söylenemez ama yine de kazandık işte.
Kazım Kazım ın o kadar geç girmesi mantıksızlıktı. Hamit'i de artık sağ bekte görmek istemiyoruz. Tuncay iki maçtır rezil ediyor. Fatih Terim'in bunları görmesi gerek.Bir de oyuncu değişikliklerini ilk yarıda yapması gerekiyordu. Rıdvan Dilmen o kadar yırtındı ki bir ara sahaya inip değiştir artık şunları diyecek zannettim. Tümer,Tuncay ve Nihat kötüleri, Volkan, Arda ve Semih'te iyileri oynadılar Türkiye adına.

Şimdi rakip Çek Cumhuriyeti. Puanımız,averajjımız, atıığımız-yediğimiz gol sayısı hep aynı. Galibiyet bizi çeyrek finale çıkaracak.Beraberlikte ise uzatmalar oynanmadan penaltı atışlarına geçilecek.Ben demiyorum kitap diyor.Kural 7.08.

Dünkü performansımızın Çekler karşısında yeteceğini zannetmiyorum. Çok daha ekstra işler yapmak lazım.

Stat: Saint Jakob Park
Hakemler: Lubos Michel , Roman Slysko , Martin Balko (Slovakya)
İsviçre: Benaglio , Lichtsteiner , Müller , Senderos , Magnin , Behrami ,Gökhan İnler , Fernandes (Dk. 75 Cabanas ), Barnetta (Dk. 66 Vonlanthen ), Hakan Yakın (Dk. 85 Gygax), Eren Derdiyok
Türkiye: Volkan , Hamit, Emre Aşık, Servet , Hakan Balta , Gökdeniz (Dk. 46 Semih ), Aurelio , Tümer (Dk. 46 Mehmet Topal ), Arda , Nihat (Dk. 85 Kazım ), Tuncay
Goller: Dk. 32 Hakan Yakın (İsviçre), Dk. 57 Semih, Dk. 90 Arda (Türkiye)
Sarı Kartlar: Dk. 31 Tuncay, Dk. 41 Aurelio, Dk. 48 Hakan Balta (Türkiye), Dk. 55 Eren Derdiyok (İsviçre)