20 Ağustos 2008 Çarşamba

Mateja Kezman PSG ' de

Fanatik, Fotomaç daha ne olduğunu anlayamadan bir anda Fenerbahçeli olmuştu Kezman. Yıldızının parladığı PSV döneminin ardından başarısızlıkla sonuçlanan Abramovic kontrolündeki Chelsea ve Atletico Madrid maceraları. Fenerbahçe belini yeniden doğrultmak için bir kapıydı,tıpkı Anelka gibi. Gol istatistikleri kötü olmasa da kimi zaman kaçırdığı gollerle kimi zaman da formsuz dönemleri yüzünden sevilmedi Fenerbahçe taraftarları arasında. Ben çok severdim o ayrı tabii. Çok zor dönemler de yaşadı. Manisa'da "help me" diye Tanrıya seslenişi, "Are You Player" vakasında gaza basıp gitmek yerine kapısını açıp o gerizekalıları dinlemesi, sezonun son maçında tribünleri adeta veda ediyormuşçasına gezerken oluşan duygusal hava...

Duygusal adamım ben. Benim gibileri etkiliyor böyle durumlar. Bu yüzden seviyorum büyük ihtimal. Kezman da duygusal futbolcu deyince aklıma ilk gelen isimlerden biri oldu şu dönemde. 2 sezon önce şampiyonluk maçı diyebileceğimiz maçta Beşiktaş'a attığı o nefis gol ve Süper Kupa finalinde yine Beşiktaş' a attığı kupayı getiren gol en önemli golleriydi. Ankaraspor maçında kaçırdığı penaltı ise Fenerbahçe ile yollarının ayrılacağını göstermişti. Paris Saint Germain'e kiralandı Kezman; kiralık fakat sezon sonunda PSG parasını ödeyip alacak onu. Dolayısıyla geri dönmeyecek. PSG'de giyeceği forma ise 14 numara. Yani Güiza'nın Fenerbahçe'deki numarası. Gerçi Partizan döneminde 14 numara giyermiş, 9 numara dolu diye onu almış. Güiza'yla bir alakası yok yani. Birde "bu sezon gitmezse formasını alıcam" diyordum. Olmadı.

Ne diyelim inşallah başarılı olur PSG' de. Çoğu taraftar "siktirsin gitsin" havasındaydı ama dedim ya, ben özleyeceğim.

Evladıma Miras Bu Sevda' da son bir kez "Oleeey Mateja Kezman" yazıyordu.
Son defa çekelim:

"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"

Hayvan

Usain Bolt...Artık kendisine hayvan diyebiliriz çekinmeden. Bugün 200 metre finalini de rekor kırarak kazandı. Bu sene damdan düşer gibi 100 metreye geçmiş, önce dünya rekorunu kırmış, ardından da dalga geçe geçe 100 metre finalini yeni bir rekorla kazanmıştı.

Şimdi bugün 200 metre finalinde yaptığı 19.30 luk rekoru ele alalım. Bu rekor 9.69 luk 100 metre rekorundan daha değerli aslında. 100 Metre rekorunun son dönemlerde sürekli kırıldığını ve zaten eski rekorun da kendisine ait olduğunu düşünürsek, 12 yıldır kırılamayan, kırılması imkansız gibi gözüken bir rekor olan 200 metre rekorunun daha önemli olduğu ortada. Daha önce 19.32 lik eski rekora en yakın derecenin de 19.62 olduğunu da söylersek olayın önemi ortaya çıkıyor aslında. Zaten Bolt 100 metreyi sadece kazanmak için koştuğunu ve 200 metreyi daha çok önemsediğini, rekora koşacağını söylemişti daha önce.

Artık herkes gelmiş geçmiş en büyük sprinter diyor onun için. Ben başlığa yazdığım gibi, kısaca hayvan diyorum ona.

Çinliler Bolt ve Phelps' e ne kadar dua etseler azdır. Zira bu iki efsane sayesinde unutulmazlar arasına girdi bu Olimpiyatlar

Oh Be!

Milli Güreşçimiz Ramazan Şahin Türkiye' ye ilk altın madalyasını kazandırdı.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Michael Phelps

2008 Olimpiyatlarında 7 Dünya 1 de Olimpiyat rekoruyla kazanılan 8 Altın, toplamda sadece 23 yaşında olmasına rağmen 14 Altın ve 2 Bronz Olimpiyat Madalyası. Olimpiyat dışında daha sayılamayacak kadar madalya ve rekor.

Phelps Kuyumculuk diye bir espri görmüştüm ekşi sözlük' te.

17 Ağustos 2008 Pazar

The Unreasonable Man's Notebook - 7

*Evet efendim en sonunda döndük. Yarından itibaren Türk gencinin en zor dönemi olan ÖSS yılı resmi olarak başlıyor benim için. Ankara Üçler dershanesindeyim eğer orda olup da bunu okuyan varsa diye yazıyorum. Haftanın 6 günü dershanede olacağım için blog sık sık aksayacak ama elden bir şey gelmiyor. Hatta bahar gibi muhtemelen bilgisayarı sökeceğim, o yüzden de uzun bir ara vermek zorunda kalacağım. Neyse artık yapacak bir şey yok çalışacağız bu sene.
*Kısa süre gittik için ama gündem doldu. Önce Fenerbahçe ve Galatasaray'ın maçlarından başlayayım. Aslında başlamasam daha iyi zira adam gibi izleyemedim maçları. Levent sporcular parkında Golden Cafe denen bir yer var. D-Smart var orada. Gittim "yer olur mu?" dedim "Kaç kişi olacaksınız?" dedi garsonlardan biri. "Bir tek ben" deyince "o zaman erken geleceksin" dedi. Nasıl bir zihniyetse artık keşke 5 deseydim. Neyse efendim civarda D-Smart lı başka yer olmadığı için oraya gittim. Ancak adamların Fenerbahçe maçı için ayırdığı televizyon "bir anda" bozulmuş. "Diğerinde Galatasaray la dönüşümle vericez" dediler. "Tartışma çıkmasın" falan dedim ama "bişey olmaz" cevabı aldım. Tahmin edilebileceği gibi bütün maçı "değiştirin artık" tartışmalarıyla izledik. Dolayısıyla maçlar hakkında pek yorum yapamıyorum. Sürekli atışma halindeydi orası.
*Olimpiyatlara geçmeden Ömer Üründül' e değinmek lazım. İnanılmaz bir sempatim var bu adama. Kenarından yeşillenmediği spor bırakmayacak gibi. Baba bir basketbol maçı anlatıyor bir voleybol. *Şu sıralar Michael Phelps ve Usain Bolt hastası olmayanı dövüyolarmış. Hasta olunmayacak gibi değiller ama.
*Elvan da rezilleri oynadığımız olimpiyatta yüzümüzü biraz olsun güldürdü. İzleyemedim yarışı ne yazık ki.
*Fotospor gazetesinin merkezini gördüm İstanbul'da. Kapıya döşemiş babalar "Efsane Fotospor" diye. Bir sürü de gazate çerçeveletmişler girişe. Kardeşim bari onları düzgün,tutmuş haberlerden yapsaydın. Dev gibi "Fred Fener'de" yazan gazeteyi falan asmışlar. Tövbe tövbe.
*Vakti zamanında favori oyuncumdu Serhat Akın. Formasını bile almıştım, şimdi küçük geliyor. Kocaelispor'la anlaşmış Serhat. Kadiköy'e yeniden geldiğini görmek ister bu gönül.
*Ahmedinejad trafiğin içine gerçekten de etti bu arada.
*Fenerbahçe Faruk Ilgaz tesislerini de gezme fırsatı bulduk bu sefer. Gerçekten çok güzel olmuş. Uyuz uyuz hamakta yattım bütün gün orada. Emekli Albay tanıdığımızın daveti üzerine hemen yanındaki Askeri yere gittik, sakalım ve şortum yüzünden siktir çektiler bana kapıda.
*Sony Ericsson T650i aldım bu arada. Gayet memnunum. Tavsiye ederim.
*Telefon dedim de 1Gb hafıza kartı aldım Sony mağazasından 35 ytl tuttu. İki sene önce 128Mb' ı 70 milyona almıştım. Teknoloji bu kadar mı hızlı yoksa ben mi sağlam bir kazık mı yemişim zamanında bilemedim.
*Beşiktaş yönetimi kolpalığa devam ediyor. İbrahimler konusunda asla affetmeyiz tarzı açıklamalar yapmışlardı, şimdi yan çizdiler. Sinan Engin "büyüklük yaptık" falan diyordu en son.
*Oktay Derelioğlu da jübilesini yaptı. Severdim onu. Ama jübile maçında 15. dakikada oyundan çıkmış. Kesildi herhalde.
*Beyti'nin yoğurtlu kebabına hastayım.
*Millet 100 metreyi ne biçim koşuyor bakalım ben ne yapacam dedim, koşu bandında son hızında 20 saniyede koştum anca. Koşu bandı da dandikmiş kardeşim.
*Fenerbahçe tribünlerinin hali ne olacak? Endişeyle gelişmeleri izliyoruz.
*Son olarak korku-gerilim filmlerini seviyorsanız The Strangers'a gidin derim ben. Beğenmeyen olmuş bayağı ama ben ölümüne gerildim. Salondaki herkes de öyleydi. Film başarılı yani. Gerilmek isteyen gitsin. Korku filminde sanatsal kaygı arayan tipleri de anlamıyorum.
*Bu arada başta dershane demiştim, Matematik ödevlerinin hiçbirini yapmadım. Yarın ağzıma edecekler büyük ihtimal.

Hadi kalın sağlıcakla...

Notebook