14 Eylül 2009 Pazartesi
Her Daim Alex
Fazla yazasım gelmiyor şimdi. Boşuna tapmıyoruz biz ona, kaptan gemisini yine kurtardı. Papazın Çayırı'nda kendisi hakkında mükemmel bir yazı var. Tavsiye edilir.
Comeback Queen Mom
"Ulan porno adı gibi oldu" dedim kendi kendime. Lakin ben bulmadım bu başlığı. Amerika Açık'ın resmi sitesinde kullanmışlar bahsi geçen ibareyi. Önce sakatlıklar, ardından gelen doğum ve 2 senedir tenis oynamayan Kim Clijsters, dün gece Amerika Açık şampiyonu oldu. Bu durum biraz da bayanlar tenisinin acı durumunu gösterse de bu (özellikle ilk 5 te dolanıp duran ama Grand Slam kazanmaktan aciz Slavlar) onun da hakkını yememek lazım. Müthiş bir başarı hikayesi bu. Wozniacki' yi 7-5 ve 6-3 lük setlerle 2-0 yendi Kim Clijsters. İlginç anektodlar da var bu başarı hikayesinde. Tarihte seri başı olmadan bir Grand Slam kazanan ilk tenisçi öncelikle. Hatta seri başı olmayı geçtim bu turnuvaya Wild Card ile girdiğini herkes hatırlar. Yine tarihte Grand Slam şampiyonu olan sadece iki anneden biri oldu. Diğeri de 1980 Wimbledon şampiyonu Evonne Goolagong. Kendisi gibi güzel bu başarı hikayesini alkışlamadan edemiyor insan. Daha nice şampiyonluklar kazanması dileğiyle.
13 Eylül 2009 Pazar
Standard Chartered
Standard Chartered adını daha önce duyan pek yoktur kanımca. Londra merkezli bir banka Standard Chartered. "Ne alaka lan?" diyebilirsiniz. Mevzu şu ki Standard Chartered ile Liverpool 4 yıllık 80 milyon pound'a forma reklamı için anlaştılar. Ekonomik yönden mükemmel bir anlaşma ama gözler o kadar alışmıştı ki Carlsberg' lü Liverpool formasına bu çok acayip gelecek. Kaç senedir Carlsberg reklamı vardı bilmem. Ben kendimi bildim bileli vardı işte. Her şey zamanla değişiyor, parayı veren düdüğü çalıyor.
Hobarey!
Akşamki Bursa maçında Önder Turacı'nın sakat olması nedeniyle Bilica'yı oynatmak zorunda olan Daum'un yabancı kontenjanı nedeniyle milli maç yorgunu olan Andre Santos'u oynatmaması bekleniyor. Yerine oynayacak isim ise Vederson.
Meali: Uğur Boral'dan resmen kurtulmuş bulunuyoruz
Hit the road, Jack
And don't you come back
No more! No more! No more! No more!
Kim Clijsters Finalde
Öncelikle döndüğü için ne kadar mutlu olduğumu söylemeliyim Kim Clijsters'in. Grand Slam kazanma özürlü Ruslardan ve Williams'lardan çok sıkılmaya başlamıştım zira. 2 yıllık aranın ardından tenise dönen ve Wild Card'la Amerika Açık'a katılan Clijsters finale kadar yükseldi. Kendi seyircileri önünde de Williams kardeşlerden önce Venüs'ü sonra Serena'yı alt etmeyi başardı. Dünkü maç pek hoş değildi ama. Serena Williams'a diyecek bir söz bulamıyorum. Bu kadar delirmeye ne lüzum vardı ki? İlk sette sinirden raketini parçaladıktan sonra 2. sette deoyunlarda 5-4 Klijsters üstünken kendisine verilen bir "foot fault" sonunda amiyane tavırla amı götü dağıttı. Çizgi hakeminin üzerine yürüyüp küfürler savurması mı dersiniz, bu aptal ergen kız tavırları mı dersiniz, maç sonrasında yaptığı açıklamalar mı dersiniz artık bilemem ama her haliyle iğrençti. Çizgi hakemine söyledikleri yüzünden aldığı ceza puanı da maçı kaybetmesine neden oldu. Clijsters zaten kazanacaktı da Serena'nın bu hareketleri onun zaferine gölge düşürdü. Garibim doğru düzgün sevinemedi bile kazandığı için. Neyse Serena'dan konuşmanın lüzumu yok artık. Kim şimdi finalde Belçikalı Yanina Wickmayer'i 2-0 yenerek finale çıkan Danimarkalı Caroline Wozniacki ile karşılaşacak. Umarım kazanır. Endamına kurban.
Görüntüler
Görüntüler
NBA Hall Of Fame 2009 Seramonisi
"Hall OF Fame" törenleri tarihinin unutulmazlarından biri oldu bu. 2003'te basketbolu bırakan üç efsane; Michael Jordan, John Stockton ve David Robinson ve iki efsane koç Jerry Sloan ile Vivivan Stringer Nba Hall Of Fame'e dahil oldular. "Koca yürek" David Robinson'ı sevmeyen bir adamın olabileceğine inanmıyorum bu dünyada zaten. 71 sayı attığı Clippers maçını da biyerden mutlaka bulun izleyin. John Stockton da kılkuyruk tipine rağmen gelmiş geçmiş en iyi üç pg' dan biridir zaten benim gözümde (Magic Johnson' ın bir arkası, Jason Kidd'in bir önü diyerek açalım hatta). Törenin esas şonu ise elbetteki gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu kabul edilen Michael Jordan'dı. Öyle bir konuşma yaptı ki, sadece bu bile neden Jordan olduğunun anlamaya yeterdi. Kürsüye çıkıp klasik bir x'e teşşekkürler, y 'ye sevgiler konuşması yapmadı. Aksine pek çok kişiye güzelce "geçirdi". Onu rekabetçi olma yolunda daha çok ateşleyenlere ise saygılarını sundu. Hayatımda izlediğim en iyi ve en etkileyici konuşmalardan biriydi. "Kim bilir belki 50 yaşımda tekrar geri dönerim" dediğinde salondan yükselen kahkalara dediği bile çok manidardı, "Gülmeyin."
Çok yaşa Majesteleri.
Jordan'ın konuşması: İzleyin, izlettirin.
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Ve Jerry Krause'a verilen en güzel ayar:
"Jerry's not here, i don't know who'd invite him. I didn't. I hope he understands it goes a long way. He's a very competitive person. I was a very competitive person. He said organizations win championships. I said, 'i didn't see organizations playing with the flu in Utah. I didn't see it playing with a bad ankle.'"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)