2 Ağustos 2008 Cumartesi

Mandy Moore

Geri Kalan

Evet efendim daha önceki 2 postta hoşuma giden yerleri ve fotoğrafları koymuştum. Buradakiler diğerlerinden seçtiklerim. En az Pebble Beach kadar güzel yerler olan San Francisco yakınındaki Tiburon kasabasının ve Los Angeles' taki Arrowhead gölünün fotoğrafları ne yazık ki kaybolan telefonum yüzünden fazla yok. Özellikle Arrowhead'den tek bir kare var. Çok yazık oldu. Los Angeles'ın popüler gezilecek görülecek yerlerini geçen sene gezdiğimiz için bu sefer şehirde fazla dolaşmadık dolayısıyla LA fotoğrafı fazla yok. Bir tek gittiğimiz WNBA maçı ve dolayısıyla Staples Center fotoğrafları vardı ama onlar da telefon yüzünden güme gittiler. Son fotoğraflar ise Hooters' tan. Bilen biliyor zaten orayı :)

Tiburon:
Lake Arrowhead:
Sea World:
Hooters:

Fenerbahçe 2008-2009

Evet seyahatti Dark Knight'tı derken futbola uzak kaldık. Önce bu seneki formalara değinelim. Klasik çubuklumuz geçen senekinden daha iyi olnuş bence. Bu sefer yaka eklenmiş olması daha güzel bir görünüm sağlıyor oyuncuların üzerinde. Bayrak forma denilen Alman Milli Takımı' nınkini andıran formayı ise çok beğendim. Almayı düşünüyorum da arkasına 10 Tsubasa mı yazdırsam? Diğer iki forma için ise güzel şeyler düşünmüyorum maalesef. Bayern'in geçen seneki formasının sarı-beyaz versiyonu olan forma güzel değil bence. Fenerium'a gidip gördüğüm üzere geçen seneki sarı-beyaz' ın çok daha güzel olduğunu söyleyebilirim.İnşallah gelecek sezon geri dönerler o formaya. 4. ye ise hiç değinmek istemiyorum. Daha önce bu tür formalardan hiç hoşlanmadığımı söylemiştim Galatasaray'ın turuncu formasından bahsederken. Bu ondan da geçen seneki turkuaz dan da itici olmuş! Akıbetinin turkuaz forma gibi olmasını diliyoruz.

Fenerbahçe' yle devam edelim. MTK maçına ayrı post atmaya gerek yok bence. 9 sene önceki halimizle bile yenilmemiz facia olan bi takımın normal şartlarda şu anki Fenerbahçe'yi bırakın yenmeyi zorlayabilmesi bile şaşırtıcı olurdu. Dolayısıyla çok ciddiye almıyorum bu maçı. Yine de takım genel olarak iyiydi. Adamım Colin Kazım döktürdü (Deivid'in yokluğunda beklenen patlamayı yapabilir), Emre güzel başladı falan da bu maç henüz ölçü değil işte. Özellikle Aurelio'nun yokluğunda orta saha sıkıntı çekebilir ilerleyen zamanlarda. Selçuk her ne kadar "ben burdayım" dese de transfer gerekli bence.

1 Ağustos 2008 Cuma

Sold Out

17 Temmuz' u 18'ine bağlayan gece yani diğer bir deyişle büyük merakle beklenen Batman'in yeni filmi Dark Knight'ın Amerika'da ilk defa görücüye çıkacağı gece hangi sinemaya baksam aynı yazıyla karşılaştım: Sold Out. Neyse artık başka bir gün deyip 21'i pazartesi hem de Imax salonunun olduğu bir sinemada biletimi aldım. Pazartesi gün ortası ne kadar dolu olabilir ki? Dev gibi Imax salonunun %98 doluydu desek abartmış olmayız herhalde. Açılış gecesi, açılış günü, açılış haftasonu, açılış haftası, 200 milyona en çabuk ulaşan film vb. rekorları başka şekilde açıklayamazsın zaten. Acaba tüm zamanların en çok gişe yapan filmi olabilecek mi?

Filme gelince tek kelime ile harika. Bu film süper kahraman filmlerini başka bir boyuta taşıyor adeta. Iron Man ve X-Men 2 bu kategorideki favorilerimdi ama Dark Knight adeta "dağılın lan" diyerek girdi ortama. Süper kahraman'ı geç ustaca işlenmiş bir suç filmi adeta bu. Senaryo çok iyi oyuncular desen Christian Bale zaten adamım. Gary Oldman, Michael Caine, Morgan Freeman desen zaten hep oldukları gibi harikalar. Aaron Eckhart Harvey Dent rolünde kesinlikle sırıtmıyor ve tabii ki Heath Ledger ve Joker. Oyunculuk müthiş anlayacağınız. Efendim bu saatten sonra Jack Nicholson'ın Jokeri diye bir şey kalmamıştır. Ledger olayı bambaşka bir hale sokmuş. İlk filmde abuk bir palyaço gibi gözüken Joker burada adeta gerçek kimliğine bürünmüş. Psikopat, sapık, korkutucu bir ucube. Sinema tarihine geçecek bir karakter adeta. Oscar konusunda önü açık gibi. Söylendiği gibi Heath'in ölümünün gişeye bu denli katkı yaptığına inanmıyorum ben. Elbet bir katkısı var ama o kadar değil. En azından ölümü yüzünden demek bu efsanevi performansa hakaret oluyor. Christopher Nolan' dan da bahsetmemek olmaz. Benim gözümde favorim Scorsese' nin bir altında yer alır zaten. Nolan'ın Batman'i ele alışını Tim Burton'ın kinden daha çok beğendiğimi söyleyebilirim Keza Christian Bale de Michael Keaton'dan çok daha iyi bir Bruce Wayne bence. Batman'in iç çatışmaları ve suça bakışı çok iyi işlenmiş. Joker'in yaralarını nasıl aldığını farklı şekillerde anlatması aslında olayı Alfred'in film içinde söylediği bir repliğe getiriyor. "Some men aren't looking for anything logical. They can't be bought, bullied, reasoned or negotiated with. Some men just want to watch the world burn." Joker'in psikopatlığı da tek bir nedenden gelmiyor bu nedenle. "Ben asla plan yapmam" diyerek de bu işi sadece zevk için yaptığını söylemeye çalışıyor bir anlamda.

Filmin kesinlikle ortalamanın çok üstünde olduğu konusunda herkes hemfikir zaten. Tartışmaya yol açan konu malum Imdb listesi. Ben zaten gelmiş geçmiş en iyi film diye düşünmem bu listeyi. Öyle düşünürsen zaten işin içinden çıkamazsın. Herkesin kendine göre bir en iyi film anlayışı vardır. Kimine Godfather türündeki filmler hitab etmez, kimine Star Wars tarzı klasik olmuş bilim kurgular hitab etmezi kimi Coen'leri beğenmez (favorilerim içindedirler :). Mesela ben de Burton ve Tarantino filmlerini sevmem. Dolayısıyla en iyi film yerine en beğenilen film olarak ele alınsa bu listedeki 1. lik bu kadar tartışmaya gerek kalmaz.Bir de Joker'i çıkar film şöyle oluyor bik bik diyenlere odunla girişmek istediğimi söylemek zorundayım. Kardeşim böyle bir eleştiri olabilir mi? Çıkaralım o zaman Fight Club'dan Brad Pitt'i, Goodfellas' dan Robert De Niro' yu, Godfather'dan Brando'yu öyle değerlendirelim o filmleri. Öyle iş mi olur?

Peki o listeyi en iyi filmler sıralaması olarak düşünürsek bu filmin tarihin en iyi filmi olduğunu söyleyebilir miyiz? Bence hayır. Benim hayatımda izlediğim en iyi film bile değil (Shawshank Redemption denen bir olay var benim gönlümde) ama en iyi çizgi roman uyarlaması olduğunu ve gerçek bir en iyi film listesinde ilk 50 içinde adının geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Ki bu bile müthiş bir başarıdır. Neyse fazla uzatmadan olayı toparlayalım efendim Batman'den ya da bu tür filmlerden hoşlanıyorsanız zaten gitmişsinizdir de yine de gitmeyenler mutlaka görsün derim ben. Ben iki kere gittim bile :)

Joker'in Bruce Wayne'in Harvey Dent adına verdiği partiye "Goooood evening ladies and gentlemen, we are tonight's entertainment " diyerek girdiği an olayın bittiği andır bence. O nasıl bir tonlamaydı öyle. Zaten o sözü de sinemanın kapısındaki her yere yazmışlardı o Joker tarzı abuk yazıyla. Güzel düşünce gerçekten.

Yine de Joker'in gözüktüğü her sahnede Heath' in artık olmadığı gerçeği insanın içini sızlatıyor.

Filmin eksik gördüğüm yönü Gotham'ın atmosferiydi. Şehri biraz daha karanlık bir yapıya büründürselerdi daha iyi olurdu kuşkusuz.Burton filmlerinden tek eksiği bu bence. Bir de dövüş sahneleri daha güzel olabilirmiş. Bunlar ışığında filme tamamen objektif baksam 9/10 verirdim; ancak gerek Batman'in çocukluğumdan beri en çok sevdiğim süper kahraman olması, gerek Christian Bale'in en sevdiğim aktör olmasından dolayı 10/10 dur benim notum. Gönül torpili yapıyorum yani.

Imdb' de de bu yüzden zevkle 10 puanı bastığımı belirtmezsem içimde kalır.

Pebble Beach&Carmel&Dönüş Yolu-Gün Batımı

San Francisco'dan Los Angeles a dönüşteki durağımızdı Pebble Beach ve hemen yanındaki Carmel kasabası. Aslında burayı fazla anlatmaya gerek yok bildiğin yeryüzündeki cennet işte. Aynı zamanda Amerika'nın en büyük golf merkezlerinden biri. Daha önce 3 US Open a ev sahipliği yapmış bu yer 2010 da 4. sünü yapmaya hazırlanıyor. Pek çok ünlünün yazlık evi var burada. Yazlık ev dediğim hepsi malikane tabii. Pebble çakıltaşı demek bu arada. Plaj hep taş dolu burada anlayacağınız. Yüzmek için Carmel in yumuşacık kumlu plajları daha uygun. Su buz gibi ama giren giriyor.Carmel'e de şirin bir zengin kasabası diyebiliriz. Adım başı bir Akdeniz mutfağı temalı restoran var. Her taraf spor araba dolu. Yaşamak için ideal bir yer. Bir de dönüş yolundaki gün batımı fotoğraflarını koydum. Allahtan bunlar telefonda değildi. 2. ve 6. fotolar arası internet fotoları olayı birde geniş açıdan görmek için.

31 Temmuz 2008 Perşembe

San Francisco fotoğraf vs.

Evet efendim olaya San Francisco dan girmeye karar verdim. Daha önce dediğim gibi telefonu kaybettiğim için pek çok fotoğraf gitmiş olsa da eldekilerde gayet iyi iş görüyor. 2.5 günlük geziyle San Francisco anlatılmaz tabii ama bir iki laf edelim. Bilindiği gibi SF Amerika da marjinal insanların yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Her türlü sanatçıya veya el ele gezen bir gay çifte rastlayabilirsiniz sokaklarda. Evsiz sayısı burada çok fazla. Her yerde karşınıza para isteyen biri çıkıyor. Buna rağmen çok güzel bir şehir San Francisco. Hele o meşhur yokuşlarından tramvayla geçmek büyük zevk. Tam olarak emin olmasamda tahminen Los Angeles ve New York tan sonra en çok film çekilen ABD şehridir. Çok bilinen turistik yerlerinden başka her giden mutlaka Fisherman's Wharf' a ve köprüyü geçip Sausalito ile Tiburon kasabalarına gitmeli bence. Exploratorium ve "Ripley's Belive it or Not Museum" da görülebilecek değişik yerler. Bu arada oranın meşhur çikolatası Ghirardelli çikolatalarını da atlamayın derim ben. Tramvay demiştik ama kazığın önde gideni onlar da. Tek biniş için 5 dolar veriyorsunuz. Zaten sadece turistlere çalışıyor. Yerli halk pahalı olduğu için çok az kullanıyormuş. Yaz ayları çok soğuk oluyor. Temmuz un ortasında donduk diyebilirim. Eylül-Ekim dönemi dışında hep soğuk olurmuş zaten San Francisco. Bu arada Chinatown' ının çok büyük olduğunu, Chinatown dışında İtalyanların meskeni olan Little Italy diye bir bölge barındırdığını ve (tam emin olmamakla birlikte 2. veya 3. olabilir tam hatırlamıyorum) ABD nin en çok park barındıran şehirlerinden olduğunu da belirtelim. Golden State köprüsüydü Lombard Street ti hepsini gezme fırsatı bulduk. Alcatraz adasına ise ne yazık ki gidemedim. 28 Temmuz a kadar "Sold Out" gözüküyordu bütün geziler. Burayı otele çeviriyorlarmış. O yüzden yoğun herhalde bu kadar millet gidelim görelim otel olmadan diyor. Bu haliyle bir daha göremeyiz herhalde. Kısaca her türden insanı görebileceğiniz kozmopolitliğin dibine vurmuş değişik ama güzel bir lehşir San Francisco. Eminim benim daha görmediğim nice güzel yerleri vardır ama kısa sürede bu kadar görebildik.