31 Ağustos 2008 Pazar

Mecburi Uzuuunca Bir Ara

Beercholic kardeşim ÖSS illeti yüzünden bloguna uzun bir süre ara vermiş (fotoyu da ondan aldım zaten). Ben biraz daha direnmeyi istiyordum ama artık benim de ara verme zamanım geldi. Gelecek sene bu dönemlerde yine dershaneye gidiyor olmamak için işi sıkı tutmak lazım. Haziran ayında geri döneceğim büyük ihtimalle. Üniversiteli biri olarak yeniden karşınıza çıkmak dileğiyle....

Blogu takip eden, ara sıra da olsa yorum yazan herkese teşekkürler. Futbolsuz kalmayın!

28 Ağustos 2008 Perşembe

Kuralar

A grubu: Chelsea, Roma, Bordeaux, Cluj
B grubu: Inter, Werder Bremen, Panathinaikos, Anorthosis
C grubu: Barcelona, Sporting Lizbon, Basel, Shakhtar Dontesk
D grubu: Liverpool, Psv Eindhoven, Marsilya, Atletico Madrid
E grubu: Man. United, Villarreal, Celtic, Aalborg
F grubu: Lyon, Bayern münih, Steaua bükreş, Fiorentina
G grubu: Arsenal, Porto, Fenerbahçe, Dinamo kiev
H grubu: Real madrid, Juventus, Zenit Petersburg, Bate Borisov

Klişe tabirle orta şekerli bir kura oldu bu. Chelsea ve Roma'nın olduğu A grubuna düşmeyelim de ne olursa olsun diyordum sıra bizim torbaya geldiğinde. Nitekim fena kura olmadı. Arsenal 1. liği zaten alır da Porto ve Dinamo Kiev bizi geçen sene PSV ve CSKA' nın yaptığından daha çok zorlayacak gibi. Quaresma gitse de Porto güçlü ekip. Dinamo Kiev Spartak' a 2 maçta 8 gol atarak geldi ama Spartak Moskova MTK'dan çok mu üst seviyedeydi derseniz hayır derim. Allah'ın kışında Kiev'de yapacağımız maç çok zor geçecektir. 2 sene öncesinden kalan bir hasabımız da var onlarla. Ne diyelim hayırlısı olur inşallah....Diğer grupları da yazardım ama ödeve batmış durumdayım. Fenerbahçe maçları dışında rahatça oturacak vaktimiz yok. Ne biçim hayat bu?

Zafer!

26 Ağustos 2008 Salı

Milan Baros Aslan Oldu

Kardeşim ben Fenerli değil miyim? Ben değil Webaslan diyor zaten Aslan oldu'yu. Kartvizitinde Euro 2004 gol kralı yazmasa bugün gördüğü değeri asla göremeyecek bir adamdır Milan Baros. O turnuva' nın üzerine koyabilmiş midir? Hayır. Gel gör ki Türkiye standartlarının üstünde bir oyuncu olduğu ortada. Fenerbahçe sezonu transfersiz kapatırsa Galatasaray uzun yıllar sonra ligin en iyi kadrosuna sahip takım ünvanını almıştır bugün itibariyle. Baros'u bilmem de Kewell' dan tırsarım ben. Yine de Baros son yıllarda oynadığı havada takılırsa çok verimli olmaz da havaya girerse golleri sıralar.

"Ümit mi Nonda mı kulübeye?" sorusuna Skibbe cevap verecek. Benim cevap beklediğim soru son yıllarda "bizim parayla pulla işimiz olmaz ruh muh bilmemne, hep başkanınızın parası " muhabbetleri yapan Galatasaraylı arkadaşlar şimdi neden tüküre tüküre "Kewell' ı aldıkk...Ooo Baros'da bizde, büyük başkan helal olsun" diyor. Kewell ve Baros Galatasaray ruhuna mı tav oldular? Biri bana onu açıklasın.

24 Ağustos 2008 Pazar

Shevchenko Yeniden Milan'da

San Siro'da kralken "çocuğum İngilizce öğrenecek" bahanesiyle Abramovich ve sıcak parasının yanına kaçmıştı. Mourinho'yla yıldızı hiç barışmadı. Hatta oynamazken Abramovich' le yakınlığı vasıtasıyla Mourinho' nun kuyusunu kazdığını bile söyleyenler var. Grant' de kendisine yüz vermeyince çareyi geri dönmekte bulmuş Sheva. Milan' da ondan sonra forveti bir türlü oturtamamıştı. Onlar için de hayırlı olur ama bakalım taraftar onu eskisi gibi bağrına basacak mı? En kısa sürede form tutması gerek. 7 numarayı da Pato'dan alıp ona geri vermezler herhalde.

Chelsea'nin onun için ödediği 45 Milyonun karşılığı 47 maçta 9 gol oldu. Maç başına neredeyse 1 Milyon. Vay anasını! Abramovich' e koymaz gerçi.


Dershane hayatı da beni vurdu bu arada. Yoğun program zırvası yüzünden bloga yazamaz oldum ama elden bir şey gelmiyor. Bugün sınav olduk, iyi sonuç aldım, rahatız 2 gün.

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Mateja Kezman PSG ' de

Fanatik, Fotomaç daha ne olduğunu anlayamadan bir anda Fenerbahçeli olmuştu Kezman. Yıldızının parladığı PSV döneminin ardından başarısızlıkla sonuçlanan Abramovic kontrolündeki Chelsea ve Atletico Madrid maceraları. Fenerbahçe belini yeniden doğrultmak için bir kapıydı,tıpkı Anelka gibi. Gol istatistikleri kötü olmasa da kimi zaman kaçırdığı gollerle kimi zaman da formsuz dönemleri yüzünden sevilmedi Fenerbahçe taraftarları arasında. Ben çok severdim o ayrı tabii. Çok zor dönemler de yaşadı. Manisa'da "help me" diye Tanrıya seslenişi, "Are You Player" vakasında gaza basıp gitmek yerine kapısını açıp o gerizekalıları dinlemesi, sezonun son maçında tribünleri adeta veda ediyormuşçasına gezerken oluşan duygusal hava...

Duygusal adamım ben. Benim gibileri etkiliyor böyle durumlar. Bu yüzden seviyorum büyük ihtimal. Kezman da duygusal futbolcu deyince aklıma ilk gelen isimlerden biri oldu şu dönemde. 2 sezon önce şampiyonluk maçı diyebileceğimiz maçta Beşiktaş'a attığı o nefis gol ve Süper Kupa finalinde yine Beşiktaş' a attığı kupayı getiren gol en önemli golleriydi. Ankaraspor maçında kaçırdığı penaltı ise Fenerbahçe ile yollarının ayrılacağını göstermişti. Paris Saint Germain'e kiralandı Kezman; kiralık fakat sezon sonunda PSG parasını ödeyip alacak onu. Dolayısıyla geri dönmeyecek. PSG'de giyeceği forma ise 14 numara. Yani Güiza'nın Fenerbahçe'deki numarası. Gerçi Partizan döneminde 14 numara giyermiş, 9 numara dolu diye onu almış. Güiza'yla bir alakası yok yani. Birde "bu sezon gitmezse formasını alıcam" diyordum. Olmadı.

Ne diyelim inşallah başarılı olur PSG' de. Çoğu taraftar "siktirsin gitsin" havasındaydı ama dedim ya, ben özleyeceğim.

Evladıma Miras Bu Sevda' da son bir kez "Oleeey Mateja Kezman" yazıyordu.
Son defa çekelim:

"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"
"Oleeeyy Mateja Kezman"

Hayvan

Usain Bolt...Artık kendisine hayvan diyebiliriz çekinmeden. Bugün 200 metre finalini de rekor kırarak kazandı. Bu sene damdan düşer gibi 100 metreye geçmiş, önce dünya rekorunu kırmış, ardından da dalga geçe geçe 100 metre finalini yeni bir rekorla kazanmıştı.

Şimdi bugün 200 metre finalinde yaptığı 19.30 luk rekoru ele alalım. Bu rekor 9.69 luk 100 metre rekorundan daha değerli aslında. 100 Metre rekorunun son dönemlerde sürekli kırıldığını ve zaten eski rekorun da kendisine ait olduğunu düşünürsek, 12 yıldır kırılamayan, kırılması imkansız gibi gözüken bir rekor olan 200 metre rekorunun daha önemli olduğu ortada. Daha önce 19.32 lik eski rekora en yakın derecenin de 19.62 olduğunu da söylersek olayın önemi ortaya çıkıyor aslında. Zaten Bolt 100 metreyi sadece kazanmak için koştuğunu ve 200 metreyi daha çok önemsediğini, rekora koşacağını söylemişti daha önce.

Artık herkes gelmiş geçmiş en büyük sprinter diyor onun için. Ben başlığa yazdığım gibi, kısaca hayvan diyorum ona.

Çinliler Bolt ve Phelps' e ne kadar dua etseler azdır. Zira bu iki efsane sayesinde unutulmazlar arasına girdi bu Olimpiyatlar

Oh Be!

Milli Güreşçimiz Ramazan Şahin Türkiye' ye ilk altın madalyasını kazandırdı.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Michael Phelps

2008 Olimpiyatlarında 7 Dünya 1 de Olimpiyat rekoruyla kazanılan 8 Altın, toplamda sadece 23 yaşında olmasına rağmen 14 Altın ve 2 Bronz Olimpiyat Madalyası. Olimpiyat dışında daha sayılamayacak kadar madalya ve rekor.

Phelps Kuyumculuk diye bir espri görmüştüm ekşi sözlük' te.

17 Ağustos 2008 Pazar

The Unreasonable Man's Notebook - 7

*Evet efendim en sonunda döndük. Yarından itibaren Türk gencinin en zor dönemi olan ÖSS yılı resmi olarak başlıyor benim için. Ankara Üçler dershanesindeyim eğer orda olup da bunu okuyan varsa diye yazıyorum. Haftanın 6 günü dershanede olacağım için blog sık sık aksayacak ama elden bir şey gelmiyor. Hatta bahar gibi muhtemelen bilgisayarı sökeceğim, o yüzden de uzun bir ara vermek zorunda kalacağım. Neyse artık yapacak bir şey yok çalışacağız bu sene.
*Kısa süre gittik için ama gündem doldu. Önce Fenerbahçe ve Galatasaray'ın maçlarından başlayayım. Aslında başlamasam daha iyi zira adam gibi izleyemedim maçları. Levent sporcular parkında Golden Cafe denen bir yer var. D-Smart var orada. Gittim "yer olur mu?" dedim "Kaç kişi olacaksınız?" dedi garsonlardan biri. "Bir tek ben" deyince "o zaman erken geleceksin" dedi. Nasıl bir zihniyetse artık keşke 5 deseydim. Neyse efendim civarda D-Smart lı başka yer olmadığı için oraya gittim. Ancak adamların Fenerbahçe maçı için ayırdığı televizyon "bir anda" bozulmuş. "Diğerinde Galatasaray la dönüşümle vericez" dediler. "Tartışma çıkmasın" falan dedim ama "bişey olmaz" cevabı aldım. Tahmin edilebileceği gibi bütün maçı "değiştirin artık" tartışmalarıyla izledik. Dolayısıyla maçlar hakkında pek yorum yapamıyorum. Sürekli atışma halindeydi orası.
*Olimpiyatlara geçmeden Ömer Üründül' e değinmek lazım. İnanılmaz bir sempatim var bu adama. Kenarından yeşillenmediği spor bırakmayacak gibi. Baba bir basketbol maçı anlatıyor bir voleybol. *Şu sıralar Michael Phelps ve Usain Bolt hastası olmayanı dövüyolarmış. Hasta olunmayacak gibi değiller ama.
*Elvan da rezilleri oynadığımız olimpiyatta yüzümüzü biraz olsun güldürdü. İzleyemedim yarışı ne yazık ki.
*Fotospor gazetesinin merkezini gördüm İstanbul'da. Kapıya döşemiş babalar "Efsane Fotospor" diye. Bir sürü de gazate çerçeveletmişler girişe. Kardeşim bari onları düzgün,tutmuş haberlerden yapsaydın. Dev gibi "Fred Fener'de" yazan gazeteyi falan asmışlar. Tövbe tövbe.
*Vakti zamanında favori oyuncumdu Serhat Akın. Formasını bile almıştım, şimdi küçük geliyor. Kocaelispor'la anlaşmış Serhat. Kadiköy'e yeniden geldiğini görmek ister bu gönül.
*Ahmedinejad trafiğin içine gerçekten de etti bu arada.
*Fenerbahçe Faruk Ilgaz tesislerini de gezme fırsatı bulduk bu sefer. Gerçekten çok güzel olmuş. Uyuz uyuz hamakta yattım bütün gün orada. Emekli Albay tanıdığımızın daveti üzerine hemen yanındaki Askeri yere gittik, sakalım ve şortum yüzünden siktir çektiler bana kapıda.
*Sony Ericsson T650i aldım bu arada. Gayet memnunum. Tavsiye ederim.
*Telefon dedim de 1Gb hafıza kartı aldım Sony mağazasından 35 ytl tuttu. İki sene önce 128Mb' ı 70 milyona almıştım. Teknoloji bu kadar mı hızlı yoksa ben mi sağlam bir kazık mı yemişim zamanında bilemedim.
*Beşiktaş yönetimi kolpalığa devam ediyor. İbrahimler konusunda asla affetmeyiz tarzı açıklamalar yapmışlardı, şimdi yan çizdiler. Sinan Engin "büyüklük yaptık" falan diyordu en son.
*Oktay Derelioğlu da jübilesini yaptı. Severdim onu. Ama jübile maçında 15. dakikada oyundan çıkmış. Kesildi herhalde.
*Beyti'nin yoğurtlu kebabına hastayım.
*Millet 100 metreyi ne biçim koşuyor bakalım ben ne yapacam dedim, koşu bandında son hızında 20 saniyede koştum anca. Koşu bandı da dandikmiş kardeşim.
*Fenerbahçe tribünlerinin hali ne olacak? Endişeyle gelişmeleri izliyoruz.
*Son olarak korku-gerilim filmlerini seviyorsanız The Strangers'a gidin derim ben. Beğenmeyen olmuş bayağı ama ben ölümüne gerildim. Salondaki herkes de öyleydi. Film başarılı yani. Gerilmek isteyen gitsin. Korku filminde sanatsal kaygı arayan tipleri de anlamıyorum.
*Bu arada başta dershane demiştim, Matematik ödevlerinin hiçbirini yapmadım. Yarın ağzıma edecekler büyük ihtimal.

Hadi kalın sağlıcakla...

Notebook

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Jukebox - 4

1- 3 Doors Down - Be Like That

2- Bruce Springsteen - Brilliant Disguise

3-Flyleaf - There For You

Pause

1 haftalığına İstanbul'a gidip tatillere nokta koyacağız artık. Gelecek hafta görüşmek üzere.

Gitmeden bir Jukebox atalım yalnız.

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Beşiktaş 2008-2009

Evet Galatasaray ve Fenerbahçe'den sonra Beşiktaş da yeni sezon formalarını piyasaya sürdü. Dikkat çekenler tabii ki enine çizgili olanlar. Siyah- gri olanı ben beğenmedim açıkçası. Antremanda giyilse daha uygun olur. Öyle bir forma yani. Siyah Beyaz enine çizgili bence güzel olmuş. Ancak Celtic forması gibi kolları ve arkayı da kapsayan bir bütün olsaymış (yani çizgiler bütün formada olsaydı) daha iyi olurmuş sanki. Biraz garip duruyor bu haliyle. 3. forma zaten bir klasik oldu artık. Bence en güzel forma da bu. Bu formada benim gözüme çarpan armanın son yıllarda çıkan kartallı amblem yerine eskisi gibi sadece amblemden oluşması. Bu haliyle daha güzel oluyor bence. Keşke diğer 3 formaya da aynı şeyi yapsalardı. Diğer beyaz forma da sade ve güzel bir forma. Yalnız tanıtımlarda bunun altına beyaz şort giymişlerdi. Öyle Bembeyaz iyi olmuyor. Bu formayı güzelleştirmek için altına siyah şort giymek lazım.

Bir de enine çizgili formaların kollarındaki baklavalar güzel durmamış. Ne diye koydularsa?

8 Ağustos 2008 Cuma

2008 Pekin Olimpiyatları Açılış Töreni

Gerçekten enfes bir törendi. Hayatımda böyle bir görsel şölen gördüğümü hatırlamıyorum. Fotoğraflar izleyemeyenler için. Evet 2008 Olimpiyatları resmen başladı. Az çok bütün yarışmaları izleyecek olsam da esas ilgi alanlarım Basketbol, Futbol ve Boks dışında bir yarışmayı yorumlayacak birikimim olmadığı için fazla Olimpiyat yazısı olmayacak blogda. Belki resimler koyarım. Aslında futbolda çok heyecanlı bir olay yok. Esas 4 gözle beklediğim Basketbol maçları,boks müsabakaları ve 100-200 metre yarışları. Bir de tenisteki Federer-Nadal durumu tabii. Sporcularımızın yüksek performans göstermesi ve başarılı bir Olimpiyat geçirmeleri dileğiyle...