
The reasonable man adapts himself to the world; the unreasonable one persists in trying to adapt the world to himself. Therefore, all progress depends on the unreasonable man.
Bu turnuvanın iki ev sahibi Avusturya da İsviçre de gruptan çıkamayınca Guardian kim Avrupa şampiyonaları tarihin en kötü ev sahibiydi dosyasını açmış. Bu turnuvaya kadar tarihte en kötü performansı sergilemiş ev sahibi Euro 2000' de bizim de bulunduğumuz grupta sadece 3 puan alarak turnuvaya veda eden Belçika' ydı. Nitekim bu sene İsviçre 3 Avusturya 1 puan aldı. Herkes Avusturya 'nın bunu haketmediğini söylesede tarih bir kere yazmış oldu Avusturya'yı en başarısız ev sahibi diye. 1980-2000 arası oynanan turnuvalardaki bütün ev sahipleri en az yarı final görmüşler diye de belirtiyor Guardian. Tabii bunda o dönemlerde turnuvanın sadece güçlü futbol ekollerine sahip ülkelerde yapılmış olmasının da katkısı var. Burada değinilen bir diğer takım ise 1976 nın ev sahibi Yugoslavya. O turnuvada yarı finale çıkmayı başaran Yugoslavlar önce Almanya'dan, daha sonra da 3.lük maçında Hollanda'dan 4 tane yemişler. Biraz buruk bir son olmuş.





Elemelerde Polonya'nın altında kalmış olan Portekiz'i bizim maçta izleyen "bunlar kupayı alır hacı" demişti. Çek Cumhuriyeti'ni de zar zor olsa da yenmeyi başaran Portekiz' in karşısına gerçekten sağlam bir takım çıktı mı peki? Hayır. Taa ki dün akşama kadar. Çok yetenekli ama bir o kadar da kırılgan ve narin oyunculardan oluşan bu takımın Panzerler karşısında zayıf kalacağı ortadaydı zaten. Burada Löw'ün Gomez hatasından dönmüş olması çok önemli. Podolski ve Klose'den oluşan ikili gayet iyi çalışırken Gomez bozmuştu oraları ilk maçlarda. Nitekim Gomez olmayınca Podolski öne çekildi ve Schweinsteiger 11 başladı. Maçın en etkili ismiydi bu civciv kafa. İlk yarı Almanya 2-0 a kadar çok etkiliydi. Ondan sonra yarıyı böyle bitirelim oyununa geçince yediler bir tane . 2.yarı ise doğru dürüst atakları yok. Pozisyon da vermediler gerçi Portekiz'e. Nani oyuna hareketlilik getirmese 2. golün geleceği yoktu. Ballack'ın pozisyonu ilk başta bana faul gibi gelmedi. Bir daha baktık. Faulmuş.
Roma bu sefer şampiyon olmaya kararlı. Riise çok sağlam bir transfer. Roma bu sene defansı daha sıkı tutacak belli ki. O Chelsea maçında son dakikada kendi kalesine attığı gol gönderileceğinin habercisiydi zaten. 5 milyon euro'ya el sıkışmış iki kulüp. Artık kimsenin para saçarken çekinmediği günlerde biraz ucuza gitmiş sanki.


Bir tarafta oynadığı futbolla büyük hayalkırıklığı yaratan İsveç diğer tarafta turnuvanın en iyi top oynayan takımlarından biri olan Rusya. İlk maçlar sonunda İsveç ve İspanya çıkar diye bol keseden sallamıştım ama kazın ayağı öyle olmadı. Kalan 2 maçta da Ruslar müthiştiler. Özellikle Arshavin ve Pavlyuchenko sağlam piyasa yapıyorlar. Bizim klüpler bu tür adamlara niye fazla yönelmezler anlamış değilim. Bu saatten sonra da yönelseler avuçlarını yalarlar zaten. Rusya Hollanda'yı tahmin edilenden daha fazla zorlayacak gibi. Eğer şu ana kadar oynadıkları gibi oynarlarsa müthiş bir maç olabilir o. İsveç' te hücum açısından Ibra-Ljungberg-Larsson 3lüsü dışında kimse bir iş yapmıyor. İlk yarının sonuna doğru Ibrahimovic 3 nefis pasla takımı 3 net pozisyona soktu ama hiçbirini değerlendiremediler. Larsson'un son turnuvasıydı bu. Gerçi kaç turnuvadır son turnuvası deniyor ama bu sefer nokta koyar herhalde. Keşke o nefis kafası gol olsaydı da golle noktalsaydı milli takım kariyerini. Rusya'nın son dakikalarda kaçırdıkları pozisyonlar evlere şenlik. Biraz daha ciddi olsalar farka gidebilirlerdi. Net pozisyonlarına rağmen 90 değil 190 dakika oynansa bile kazanamazdı İsveç bu maçı.

Son şampiyonun bir dahaki turnuvada 0 çektiği görülmemiştir herhalde tarihte. 2004 te zirveye çıkan savunma futbou ve onun en büyük temsilcisi 2008 de yerin dibine geçti. Tabii ki bu pek çok futbolseveri sevindiren bir olay. Nikopolidis' in son maçıydı bu. O yüzden aslında Yunanistan' ın kazanmasını istemiştim,İspanyollar yedeklerimiz yeter dediler. Rehhagel ve iğrenç sistemini de bir daha izlemeyiz diye ümit ediyorum.
EURO 2008 siz günler geçiren İngilizler gelecek sezonun fikstürünü belirlemişler. Bu fikstürlerin tamamen şans olduğuna inanmam. Yine son haftalara bir sürü derbi bombalamışlar zira.





Fransa' nın gol bile atamadığı, İtalya'nın Buffon sayesinde yenilmediği Romanya Hollanda'nın yedek kadrosunu bile zorlayamadı. Portakallar 2. kadromuz bile alayınıza gider diyor. Rakipleri korksun. Van Basten delikanlılık yaptı, maçı satabilirdi. Ligtv de Mehmet Özkan'ın yanında yorum yapmaya çalışan adını bilmediğim bir adam var. Fransa ve İtalya'ya yenilmeyen Romanya nasıl gruptan çıkamamış anlam veremiyor gibiydi. Sürekli aynı şeyi tekrarladı. Grupta galibiyeti yok ki Romanya'nın neyle çıkacak? Bir de diyorki şu şu takımların olmadığı çeyrek finale biz çıktık, büyük iş başardık. Tamam büyük iş başardık da kardeşim ölüm grubu bu. Elbet birisi evine dönecekti. Fransa'nın çıkamadığı çeyrek final diyor. Fransa çıksa İtalya çıkamayacak. Tövbe tövbe.













Domenech nasıl bir adam anlamak güç. 2006 ' da ittire ittire geldikleri finalin kredisini en sonunda tüketti. Donadoni' de çok farklı değil gerçi. Hollanda maçında Roma ortasahasını oturtup turnuvaya rezil başlamalarına neden olmuştu. En azından o hatasından döndü. Şimdi Domenech tarafına geri dönelim. Mutlak kazanman gereken bir maçtasın. Maçın henüz başında en büyük kozlarından biri olan Ribery sakatlanıyor. Yerine Nasri'yi almak zorunda kalıyorsun. Terslik bununla kalmıyor tabii. Stoper görevini ben nasıl yaparsam o kadar yapabilecek Abidal önüne geleni geçirme seanslarından birinde Toni'yi yere yığıyor. Hoop penaltı ve İtalyanlar 1-0 önde. 10 kişi kalıyorsun. Beraberliğin sana yetmediği ortada. Elin mecbur bütün riskleri alacaksın. Tabii Domenech beyefendi öyle düşünmüyor. Ribery'nin yerine ortasahanın yükünü çekmesi için oyuna aldığı Nasri'yi 16 dakika sonra çıkarıyor. Hem de yerine bir savunma oyuncusu alarak! Hem de o sırada oyunda iki tane ön libero varken. Bunun adı teknik direktörlük değildir ama başka her şeydir. Mesela bütün Fransız halkıyla dalga geçmektir. Maç sonrası Mehmet Özkan'ın müthiş bir yorumu var. Thierry Henry'nin, Ribery'nin böyle bir turnuva' nın çeyrek finalinde her zaman yeri vardır, Fransa milli takımının da her zaman yeri vardır; ama Domenech'in Fransa'sı nın yeri yoktur. Hatta kupada bile yeri yoktur diyor. Böyle bir oyun mentaliten varsa git Yunanistan'ın başına,onlar alışık zaten aman 6 defansla oynayalım anlayışına. Benzema' ya da değinmeden olmaz. İlk yarıda adeta takımı baltalayan isimdi. 2. yarıda bir tane nefis şutu var. Gerisinde de kim daha bencil yarışmasında gibi. Neticede 2002' deki hayal kırıklığının bir benzerini yaşadı Fransızlar. 3 maç; 0 galibiyet ve atılan sadece 1 gol. Tablo hiç iç açıcı değil. Yarın öbür gün yollarlar Domenech'i.