Bu statta yapılan herhangi bir organizasyon kimseye tat vermiyor bu ülkede artık. Gidip izlemek zaten ayrı dert de, televizyondan bile insana bir bıkkınlık geliyor. Havasından, suyundan demek lazım. Beşiktaşlı arkadaşların Fenerbahçe' yle oynama konusundaki eleştrilerini de anlayamıyorum. Sonuçta ortada belli bir prosedür var. Üzerinde bik bik konuşmaya lüzum yok.
Maça gelirsek; sezon başı olduğundan iki takımdan da üst düzey performans beklemek hayalcilik olurdu zaten. Bu takımlar hazır değil laflarına pek itibar etmemeli o yüzden. Ağustos başında bir takım nasıl hazır olabilir ki? Maçı anlatmak yerine birkaç oyuncudan bahsedelim. Fenerbahçe' nin stoper ikilisi ayakkabıma bile güven vermiyor. Mutlaka transfer yapılmalı. Özellikle Bilica fiziğiyle sağlam müdahaleler yapsa da sürekli ileri çıkarak yerinin boş bırakıyor. Önder'le uyumlu değiller. Vederson sol kanatta iyice kızışan yarışta ben de varım dedi bu maçta. Volkan Demirel bildiğimiz gibi, "Volkan Demirel'in kontrolünde direkten dönen toplar " bir fenomen oldu artık. Cristian' ın geçen seneden sonra taraftara bir ferahlık getireceği açık ancak çok sorumluluk almıyor. Bir kaç hafta daha beklemek lazım onu konuşabilmek için. Keza Dos Santos da öyle. Yetenekli ve zeki olduğu her yönünden belli; ancak bir omuz koysam yere yapışacak gibi duruyor. Fizik eksiği var yani. Alex ve Güiza geçen seneye baktığımızda yeni transfer bile sayılabilirler. İkisi de çok istekli ve hırslı oynuyorlar. Birbirlerine nefis paslar çıkardılar. Yine de Rüştü balını ancak 90+1 de geçebildiler. Bu sene çok daha faydalı olacakları izlenimini edindim ben. Emre ve Kazım Honved maçındaki mükemmel performanslarını sürdüremediler. İkisi de vasattı. Tello Gökhan Gönül'e zor anlar yaşattı, Gökhan da Honved maçının çok daha altında bir performans gösterdi; lakin Fenerbahçe' nin en istikrarlı isimlerinden olduğunu unutmamalıyız. Sezon içinde formu yükselecektir. Transfer yapılırsa yedek kulübesinden kombine alacak Deivid de fena değildi diyebileceğimiz bir performans gösterdi. Daum' un takımı ile Aragones'in takımı arasında yine de bariz bir hırs ve kaynaşmışlık farkı var. Bu kupa da hem Türkiye Kupası adına bir rövanş oldu hem de sezon öncesi takıma moral kazandırdı. Başka da bir işe yaramaz zaten.
Beşiktaş'ta ise yeni transferlerden İsmail ve Fink' i beğendim. Özellikle İsmail İbrahim Üzülmez kangreninden kurtaracak gibi Beşiktaşlıları. Fink hücuma dönük bir şey yapmasa da bölgesini oldukça iyi idare ediyor ve Ernst'e rahatça ileri çıkma imkanı yaratıyor. Ferrari' nin apoletinde "Serie A stoperi" yazdığı için bu sene bol bol kredisi olacak. Kötü de oynamadı zira; ancak Sivok'la sık sık adam kaçırıyorlar arkaya. Nihat'ın zaten Beşiktaş'a faydalı olabileceğini düşünmüyordum, bu maçta da bir hayalkırıklığı hikayesinin ilk örneğini verdi bence. Ernst her zamanki gibi çok faydalı. Yusuf kanatta şaşkın horoza dönmüş. Nobre dünyada adam geçemeyen tek Brezilyalı. Tello'ya 10 üzerinden 7 veririm, Bobo'yu da hiç beğenmedim. Mustafa Denizli halinden pek hoşnut değil gibi. Hem lig için hem de Şampiyonlar Ligi için Beşiktaş ilk aşamada olumlu bir izlenim yaratmadı bende; ama başta dediğim gibi Ağustos' taki maça bakarak sezon için sallayamayız. Henüz erken.
Yıldırım Demirören de kızını bir diyetisyene götürsün. Gittikçe şişiyor.
6 Ağustos 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder